top of page

Doğu Yunanistan Hakkında Merak Edip De Soramadığınız Her Şey

Son zamanlarda Yunanistan'la ilgili bana gelen sorular üzerine küçük bir derleme yaptım. Yılardır topladıklarımı kısa notlarla tüm bilgileri tek bir yazıda paylaşmaya çalışacağım. Bu yazı, yalnızca bizim deneyimlerimiz çerçevesinde yazılmıştır. Bilmediğimiz, görmediğimiz, yemediğimiz yerler için de önerilerinizi beklerim...

ARABAYLA YUNANİSTAN'A GİDERKEN NE LAZIM

1. Geçerli bir pasaport

2. Geçerli bir Schengen vizesi (ya da Yeşil Pasaport)

3. 2016'dan sonra çıkmış olan TC ehliyeti ve ya Turing'den alınan Uluslararası Sürücü Belgesi

-Sürücü Belgesi aslı, -TC kimlik numarası, (Ehliyetinde T.C. Kimlik numarası yazmayan müracaat sahiplerinin kimlik aslı veya fotokopisini ibraz etmeleri gerekmektedir) -2 Fotoğraf.

-Uluslararası Sürücü Belgesi'nin geçerliliği 1 yıldır. İlk kez alanlar için 486,45 TL, daha sonraki her sefer için 270,00 TL'dir.

4. Turing'den araba için alınan Yeşil Sigorta

- Araç ruhsatının aslı

-15 günlük sigorta 52,50€'dir. Daha uzun sigorta ücretlerini Turing'in sitesinden bulabilirsiniz.

5. Yurtdışı çıkış harcı

- Güncel fiyatı 15TL'dir. O bankanın kullanıcısı olmasanız da tüm büyük bankalardan pasaportunuzla birlikte alabilirsiniz. Pasaport numaranızın doğru yazıldığına emin olmanızı tavsiye ederim. Bankanın size verdiği makbuzu Türkiye çıkışında polise göstermeniz gerekmektedir.

- Sınırlarda gümrük kapılarından da aynı şekilde pasaportunuzla gidip harç pulunuzu alıp damgalatabilirsiniz.

Not: Ruhsat sizin ya da sizinle birlikte seyahat eden birinin üzerine değilse şirketinizden vekaletname almanız gerekmekte. Aracınız kiralıksa şartlar için araç kiralama şirketinize danışın.

Turing'den alacağınız her türlü belgeyi sınır kapılarındaki gümrüklerden de alabilirsiniz. Ancak gümrükte 30-45 dakika arası bir zamanınıza mal olacaktır. Seyrantepe'deki

Turing'de hem rahatça arabanızı park edebilir hem de klasik müzik eşliğinde beklerken 10 dakikada belgelerinizi tamamlayabilirsiniz. Kredi kartı ya da ₺/€ nakitle ödeme yapabilirsiniz. Web Sitesi: http://www.turing.org.tr/

Kısacası geçerli bir pasaport ve vizeyle, ruhsatınız da sizin isminiz yazıyorsa son dakikada karar verip İpsala ya da Kapıkule Sınır Kapısı'ndan kalan evraklarınızı tamamlayıp Yunanistan'a geçebilirsiniz.

YANINIZA NE ALMALISINIZ

Arabayla gidiyor olmanın konforunu kullanmanızı öneririm. Normalde hazırladığınız bavula ek şunları bulundurmanızda fayda var, nasılsa elinizde taşımayacaksınız:

- Şemsiye

- Çok ince ve çok kalın kazak

- Soğutucu çanta

- Termos

- Plastik çatal - bıçak

- Metal bıçak

- Karton bardak

- Tirbüşon

- Islak mendil

- Defter - kalem

- Püskürtmeli ve tablet sinek ilacı

- Mide ilacı, yara bandı, ağrı kesici, alka-seltzer

- Yolculuk ütüsü

BENZİN

Sınırın iki tarafında da benzin fiyatları çok pahalı, euro kuru bu kadar yükselmeden önce Yunanistan fiyatları bir tık bizimkinin altındaydı; şimdi ise bir tık üzerinde. 50lt'lik bir benzin deposu yaklaşık iki kere dolacaktır. Ülkeden çıkmadan önce Keşan'la İpsala arasında ne olursa olsun deponuzu doldurmanızı tavsiye ederiz. Yunanistan'da her benzin istasyonu kendi fiyatlarını koyar. Adalarda 1.8€ iken, şehirlerde 1.5€, dağlarda 1.35€'ya kadar düşecektir (Temmuz 2017)

SINIRI GEÇMEK

Normal şartlarda her şeyiniz hazırsa sınırı geçmeniz 15-30 dakika arasında olacaktır. İster sınıra girerken olsun, ister iki sınır arasında ya da çıkarken olsun fark etmez sol tarafta duran tırların sağından geçin ve ilerleyin. Tır sırası ayrıdır, onları beklemenize gerek yok.

İpsala Hudut

Türk Sınırı

1.Türk kısmında öncelikle plaka kontrolü yapılıyor. Daha önce o araçla giriş yapmamışsanız, araç tanımlanıyor. Daha önce giriş yapmışsanız plakayı sorup, ruhsat sahibinin aracın içinde olup olmadığına bakıyorlar.

2.İç alana geldiğinizde arabalar için olan kuyruğa giriyorsunuz. Burada pasaportunuzu ve harç pulunu veriyorsunuz.

3.Hemen az ilerisi de gümrük, çok az aracın kontrol edildiğini gördüm şu ana kadar.

4. Son bir bariyerin önünde duracaksınız, plakanızı söyleyeceksiniz ve geçeceksiniz.

!!!Geri dönüşte Gümrük Polisi bagajınızı açtıracaktır. Mutlaka 1 kişi arabadan inip yardım etmeli, yoksa "AVM görevlisi miyim ben"e bağlayıp hayatınızı zorlaştırabiliyorlar. Bir kaç kere önümüzdeki arabalarda gördük. Adamı kıllandırmazsanız bagaja ve içeriye bakıp gönderecektir sizi. Bizim bagajımızı hiç açmadılar ama başkalarınınkini didiklediklerini de gördük.

Türk - Yunan sınırını Meriç Nehri belirler... Dolayısıyla nereden geçerseniz geçin köprü geçeceksiniz. Köprünün yarısı Türk sınırı, diğer yarısı Yunan sınırıdır. Her iki tarafta da 2'şer Türk 2'şer Yunan askeri durur. Askerlere selam vermek adettendir, ama ben kıyamayıp Yunan askerlerine de gülümserim.

Köprünün bir tarafında tır varsa, geliş yönüne çıkın ve oradan gidin, tır sırasıyla hiç bir zaman, hiç bir alakanız olmayacaktır.

Arabanızla bir dezenfektan sıvının içinden geçeceksiniz ki tekerleklerinizde memleketinizin pisliği varsa Avrupa'ya giremesin.

Yunan Sınırı

Yunan Sınırı

1.İlk ve büyük ihtimalle tek duracağınız bankoda biraz bekleyebilirsiniz. İş yoğunluğundan değil de içeride kimsenin olmamasından. Ve o kişi gelene kadar bekleyeceksiniz :) görmedikleri için gelmedikleri çok çok nadir oluyor, genelde görüyorlar ve gelmiyorlar. Burada ehliyetinizi, yeşil sigortanızı ve pasaportlarınızı veriyorsunuz.

2.Hemen sonrasında bulunan banko Yunan gümrüğü, eğer kimse yoksa yavaş yavaş, etrafınızda sizi durdurmaya çalışan biri var mı diye bakarak geçebilirsiniz. Şu ana kadar 1 arabayı aradıklarını gördüm, ama onu da gerçek anlamda aradılar.

DUTY FREE

Türk sınırından geçtikten sonra solda Setur'un Duty Free'sinin de içinde olduğu bir kompleks bulacaksınız. İçinde tuvalet, Akbank ve döviz bürosu var. Yunan sınırından geçtikten hemen sonra ise solda Yunan Duty Free'si var. İçinde tuvalet ve bir ufak cafe var.Bir çok şey bizimkine göre daha uygun, ancak şarap ve ouzoyu bir Yunan marketinden almanızı tavsiye ederim.

OTOBAN VE TRAFİK KURALLARI

Hayırlı olsun, artık Yunanistan sınırının içindesiniz. Bundan sonrası Egnatia Odos... Sizi Igoumenitsa Limanı'na kadar götürecektir ki oradan da İtalya'ya geçebilirsiniz. Egnatia Odos'ta hız sınırı çoğunlukla 130'dur, bir tek dağlarda fazla viraj olduğu için 90'a düşer. Ne yazık ki artık bakımsızlıktan eskisi kadar güzel değil otoban, ama yine de bizimkilerden iyi hala. Avrupa'nın en sonu gibi düşünün bu yolu, dolayısıyla yalnızca tırlar, Türkler ve Bulgarlar geçiyor buradan. Yani kimse geçmiyor. Hız sabitleyiciniz varsa gerçekten hayat size güzel. Otobanı kullanmak size 2.40€'a patlayacak :) Eğer gittiğiniz yeri biliyorsanız ya da gideceğiniz spesifik bir yer yoksa navigasyon cihazına ihtiyacınız yok. Çünkü tüm kasabalara Egnatia Odos üzerinden bir bağlantı yoluyla doğrudan ulaşabilirsiniz.

Navigasyona "Otobanlardan Kaçın" yazdığınızda yol 12 dakika uzayacak, otoyol ücreti ödemeyeceksiniz ve Porto Lagos'ta dünyanın en güzel kilisesini göreceksiniz :)

Otobanda sol şerit (şok, şok, şok) sollamak içindir. Yani kimse sol şeritten gitmez. Önünüzdeki araba hızını arttırmayacaksa ve onu sollayabileceğinizi düşünüyorsa sağa yaklaşır. Böylece yol, herhangi kötü bir senaryoda 3 arabanın aynı anda geçebileceği bir hale gelecektir. Bir arabayı sollamak istiyorsanız tüm sollama boyunca sinyalinizi kullanın. Böylece arkadaki ve öndeki arabalara da sollamakta olduğunuzu anlatabiliyorsunuz. Bunu Türkler, Bulgarlar ve apaçi Yunanlar dışındaki herkes yapıyor...

Ana yolda gidiyorsanız yol sizindir. Yan yoldan gelen bir arabaya yol verseniz bile geçmeyecektir. Siz de bir yan yoldan ana yola bağlanıyorsanız kimsenin önüne atlamayın, yolun boşalmasını bekleyin, gerekiyorsa sonsuza dek!

Tüm Avrupa ülkelerinde adalardan dönmekte olanların önceliği vardır, siz yola çıkıyorsanız yolun tamamen boş olduğuna emin olmalısınız. Aslında kural olup Yunanlılar'ın da gerçekleştirmediği ise adada döndüğünüz sürece sol sinyaliniz açık olmalı, adadan çıkacağınız zaman sağ sinyalle çıkmalısınız.

Son kural: araba kullanıyorsanız yaya geçitlerinde durmalısınız, ama yaya olarak geçiyorsanız hiç bir arabanın durmasını beklememelisiniz :)

TUVALETE GİTMEM LAZIM

Elbette erkekler için değil bu başlık, biz zavallı kadınlar için. Sınırda mutlaka tuvalete gidin. Eğer Kavala ya da Selanik'e direkt gidiyorsanız Porto Lagos'tan geçin. Yolda bir İlly tabelası göreceksiniz. Oturup kahve de içebilirsiniz elbette, ama kafenin hemen solunda parkın ortasında bir umumi tuvalet var. Belki bu eski liman kentinde bir ufak tur atarsınız. Yoksa yolda Dedeağaç (Alexandropoli), Gümülcine (Komotini), İskeçe (Xanthi) yollarına ani bir kararla girip bir kahvehanede bir Greek Coffee karşılığında tuvalete girebilirsiniz. (İSteseniz de izin verirler bence de, yazık insanlara için bir kahvelerini!

GÜMÜLCİNE, İSKEÇE VE DEDEAĞAÇ (Komotini, Xanthi ve Alexandropolis)

Genelin aksine biz Selanik göçmeni değiliz! Gümülcine göçmeniyiz. Küçük dedem (19. yüzyılda doğmuş olan!) ve nenem (eşi yani babaannemin annesi) farklı zamanlarda, farklı sebeplerle, farklı şekillerle Türkiye'ye dönmüşler... Bu ailenin kadınlarının, erkeklerini huysuz seçmelerinin 100 yıllık kanıtıdır kendisi!

Sonuçta kökünüz köşesinden geçtiyse bile bir uğrayın görün oraları. Yoksa tur rehberlerinin komisyon aldığı Mehmet'in Yeri'nde 100 Türk'le beraber kahve içersiniz yazın. Kışın zaten bir minik Türk köyü :) Siz en iyisi direkt Dedeağaç'a gidin!

NE YEMELİYİM

Yani elbette canınız ne istiyorsa onu yemelisiniz. Ancak deniz ürünü yemeyi sevmeyenlere ne kadar uygun olur Yunan yemekleri bilemem. Biraz kişisel olacak elbette bu yazdıklarım, ama bu blog da zaten benim kişisel zevklerim üzerine kurulu :P Bunlar her yerde bulabileceğiniz yiyecekler, bunun dışında kendi spesiyalleri olan müthiş restoranlar var, ama o mücevherleri bulmayı da size bırakıyorum.

- Cacık/Tzatziki

- Kabak Kızartması/Fried Zucchini

- Yunan Salatası/Greek Salad

- Ot Kavurması / Horta

- Kızarmış Peynir/Fried Cheese

- Musakka / Moussaka

- Kabak Çiçeği Dolması/Stuffed Zucchini Flowers

- İsli Uskumru/Smoked Mackerel

- Tarama/Tarama

- Güneşte Kurutulmuş Ahtapot/Sundried Octopus

- Kalamar/Kalamari

- Karides/Shrimp

- Günün balığı (artık buna da siz bakıp karar vereceksiniz yapacak bir şey yok)

- Tatlı istemeyin %95 ikram olarak gelecektir zaten.

OUZO BENİ BOZAR MI? GİDİNCE NE İÇECEĞİM

İşte bu çok zor bir soru! Normalde bozmaz, güvenli gidin: Babatzim ya da Barbariani için. İçimi en kolay iki ouzo bizce bu. Eğer ölümü göze alıyorsanız ev yapımı ouzoyu deneyin. Ben bir kere denedim, gecenin sonunda Selanik'te portakal ağaçlarına çıkıyordum.

Ouzoyu içine su koymadan yalnızca buzla için.

O beyaz şarap sayfasını yavaşça geçin, yemeğin yanında içeceğiniz 3€'luk beyaz şarabı içmek istemediğinizi biliyorum... Biliyorum...

Kırmızı şarap derseniz... İşte o bir rus ruleti. Yine aynı fiyat aralığından bahsediyorum elbette... Tatlı şarap sevmiyorsanız deneyin, olmadı değiştirirsiniz.

Sevgili kızlar, gelin toplanın amme hizmeti yapıyorum. Yarı tatlı kırmızı şarap diye bir şey var bu ülkede... Her yerde olan, hiç bizim bildiğimiz gibi bir demi sek olmayan, buz gibi bir şarap. Elbette yine iyisi var, kötüsü var. Ama ouzodan ağzı burnu yamulan erkeklerin suya koşar gibi buna koşmadığını görmedim diyemem. (Gördüm yani, iki negatif bir pozitif eder)

DEDEAĞAÇ

Açlığınızı kontrol altına alıp öğle yemeği için Dedeağaç'a gitmeyi bekleyin. İnanın bana değecek. Bizim sürekli gittiğimiz iki restoran var. Denemelerimiz sonunda bu iki restoranda karar kıldık. Eminim içeride çok daha iyileri de vardır, ama insan özellikle yazın deniz kenarında keyifle yemek istiyor kabağını, taramasını. Apolloniados Sokağı'nı bulmalısınız, bu sokağın en sonunda tüm restoranlar.

İlki Taverna Loukoulos, kredi kartı kabul ediyor, ama içerideki Türk popülasyonu ve müşterilerin davranış biçimi bizi artık o kadar rahatsız ediyor ki pek uğramaz olduk. Yemekler çoğunlukla çok güzeldir.

Bir diğeri ise Gialos, şu ana kadar tek sevmediğimiz şeyi taraması oldu. 50 cent daha pahalı diğer taraftan, ama bence iç huzuru için değer :)

Daha detaylı yazı için kendine ait bir linki de var: Yunanistan Ana Kara #1: Hudut ve Alexandroupoli (Dedeağaç)

Dedeağaç

KAVALA

İşte akan suların durduğu yer... İnsan nasıl kısa anlatabilir ki Kavala'yı.

Öncelikle nerede kalacağım sorusuna cevap: Vallahi Airotel Galaxy'de kalacaksınız. Kavala'da yer bulamadığımız için pek çok yerde kaldık ve her seferinde, ama her seferinde buraya dönüyoruz. Ne yazık ki fiyatlarını biraz arttırmışlar bu yaz, ama keyfiyle yaşamak istiyorsanız tatilinizi başka yerde kalmamanızı tavsiye ederim. Yer bulamadıysanız Oceanis bir seçenek. Hiç kalmadığımız pek çok daire de yeni yeni türemeye başladı, onlar da iyi birer seçenek olabilir. Önemli olan limanla kale arasında bör bölgede olmanız.

Bu arada elbette bizim gibi sefil insanlar değilseniz (ki o zaman bu blogda ne işiniz var, Kavala'da ne işiniz var?) Imaret of Mohamed Ali Pasha'da kalabilirsiniz. Geceliği 1300TL'den başlayan bu muhteşem otele aynı zamanda cüzi bir ücret karşılığında müze olarak da girebilirsiniz.

Kavala için sürekli forwardladığım bir mailim var, buraya ekliyorum:

Benim çok sevdiğim iki tane pastane var Kavala'da. Biri modern, diğeri klasik Yunan tatlıları yapıyor. İkisinde de çalışanlara neyin taze ve onun favorisinin hangisi olduğunu sormakta fayda var. Türklerin akın ettiği tarihler dışında az çeşit bulunduruyorlar ve her zaman taze olmayabiliyor.

Modern olan Marmelo, kıyı şeridinden Tassos feribotlarının kalkış yerine doğru yürürken solda, Illy tabelalı bir pastane. kahve içmek, bir şeyler yemek ve Kavala Kurabiyesi almak için güzel bir pastane. Benim favorim hazelnut mousse, ama her zaman olmuyor. Burası aslında bir şube, imalathane ve asıl pastane şehrin ana caddesinden Nea Peramos yönüne (sadece yönüne o kadar uzak değil :) ) doğru giderken sağ kolda kalıyor, dışarıda masaları var, burası da gayet hoş ve sevimli.

Kendi sitelerinde her iki adres de var:

Trip Advisor'daki ise imalathanenin adresi:

Diğerinin ismini ne yazık ki bulamıyorum, ama şu gönderdiğim restoranın hemen yanında: burası her zaman sakin olmayabiliyor ama yemekleri güzel. Ayrıca etrafta çok güzel restoranlar var. Sahilde oturmak yerine bu iki sokaktaki restoranları seçin.

Bir diğer bizim çok sevdiğimiz de şu, kaleye çıkarken. En son yediğimiz kabak biraz tırttı ama onun dışında burada yıllardır yediğimiz her şey çok güzel.

En iyi yemeği yiyebileceğiniz iki bölge burası.

Unutmayın Yunanlar yemeğe 23.00 te başlar :) 20.30 da tek başınıza bulmayın kendinizi restoranda. Ya da o saatten önce hep turist oluyor. Bir de sahilin kaleye doğru değil diğer yönüne yürürseniz tam eski yazlık yerleri gibi bir alan var. Minik bir lunapark, çay bahçeleri, sahilde oturanlar filan. İnsan ruhuna iyi geliyor.

Bu iki restoranın olduğu bölgede olduğunuz sürece doğru yoldasınız demektir :))

Bir de bir balcı, zeytinyağcı var. Damla sakızlı ve kekikli bal satıyor, tadıp da almamak mümkün değil...

Kavala

NEA PERAMOS

Nea Peramos'a ilk gidişimiz bir kış günü benim Mustafa'yı antik kentlere götürmeye çalışmamla oldu. Ortada antik kent olmadığı gibi yolu da yoktu, arabayı bol bol çamura batırıp içinden çıkmadan fotoğraf çekmişiz. Orada bir yerde yemek yemek istemiştim, ama öyle bir sağanak yağmur vardı ki neresi açık neresi değil arabadan çıkmadan görebilmek bile mümkün değildi, dolayısıyla biz de kürkçü dükkanımıza geri dönmüştük. Bir sonraki yaz denize girecek bir yerler ararken geçtik Nea Peramos'tan. Kavala'dan sonraki ikinci koy. Onu da geçince üzüm bağlarının arasında toprak yollardan geçip Ammolofoi Beach'e gidebiliyorsunuz. Biz hiç bir zaman beach insanı olmadığımız için hiç birine girmeyip Nea Peramos'ta yemek yemeye karar verdik. Sahile sıfır kumsalın yanındaki Ta Tria Pitharia kurutulmaya bırakılmış ahtapotlarla ilk saniyeden aklımızı başımızdan aldı. Muhteşem pişmiş balıklar, inanılmaz lezzetli midyeler, güneşte kurutulmuş ahtapotlar... Yemeye ortak olan martılar, masanın altında balık kafası düşürmenizi bekleyen kediler ve sahilde yatanlar, denize girenler, dalanlar, kano

yapanlar... Kavala'dan yalnızca 15 dakika uzaklıktaki köy aklımızı aldı :)

Nea Peramos

SELANİK

Günün sonunda son dakikada ayarladığınız Selanik tatilinizde Hotel El Greco'da kalmanız çok muhtemel. Kötü değil, ama daha iyi seçenekler yok değil. Yine başka bir kötünün iyisi Orestias Kastorias. Daha aşağılarda kalmak isterseniz, eski ama sevimli bir otel olan Tourist Hotel'i tercih edebilirsiniz. Cebimde param var, sus ve anlatmaya devam et diyenlere de şurayı öneriyorum: Electra Palace Thessaloniki

Selanik'te gerçekten yemek yemeniz gereken bir yer var: Krasodikio. Aklınızın almayacağı bir hesaba inanılmaz yemekler yiyeceksiniz. Asmaların altında, gerçek bir lokal deneyim. 10 kere gittim, 100 kere daha giderim!

Selanik, tam olarak İzmir gibi bir şehir. Uzun bir kordon boyu cafeler ve restoranlar yanyana dizilmiş durumda. Birbirlerinden çok da farkları olmadığından ve pek çoğu sürekli açılıp kapandığından (ve biz nereyi beğensek kapandığından) ruh halinize göre bir yer seçebilirsiniz.

Bir diğer mekansa limanın en sonunda araç girişi olmayan bir alan var. Burada bulacağınız, özellikle ara sokaklarda, restoranlar da çok iyi olacaktır. Ancak Selanik'in bir şehir olduğunu ve fiyatların buna göre olduğunu unutmayalım.

Ble diye bir pastane var, şu ana kadar girip yiyip beğendiğim sanırım hiç bir şey olmadı; ama gidin, yiyin, beğenmeyin... Gitmeden ne demek istediğimi anlayamazsınız...

Onun dışında pazar etrafında minik lokal tavernalar var, gözünüzün kestiğine girebilirsiniz

Ne yazık ki Selanik de sürekli bir restoran döngüsünün olduğu, eskilerin kapanıp yenilerinin açıldığı bir şehir. Defalarca kapanış yerlerin önünde gözyaşı döktük.

MARİNA RESTORAN

Halkidiki, Nea Moudania'da kimbilir benim nasıl bir gazımla keşfettiğimiz bir deniz ürünleri restoranı var. Fiyatları İstanbul'la kafa kafaya, ama ürünleri sizi ağlatır. Selanik'ten git-gel 180km uzaklıktaki bu muhteşem yer, bizi her seferinde nefessiz bırakıyor: Marina Restaurant

THASOS ADASI

Ada bizi biraz hayalkırıklığına uğrattı. Sebeplerini uzun uzun yazacağım sonrasında. Kalacak yerler konusu da aslında sizin adanın neresini tercih ettiğinize bağlı biraz.

Adaya geçmenin iki yolu var. Birincisi Keramoti'den Limenas'a, diğeri ise Kavala'dan Prinos'a. Bilet fiyatları ise şöyle:

Limenas’tan-Keramoti’den/Prino’dan-Kavala’dan

NORMAL YOLCU 3.50 €/5.00 €

ÇOCUK (5-10 yaş) -50% 1.50 €/2.50 €

4.25m’ye kadar özel binek oto 16.00 €/19.00 €

4.25 m’nin üzerinde özel binek oto 20.00 €/24.00 €

Bizi gerçekten mutlu eden tek yer, ulaşımı çok da kolay olmayan bir dağ köyüydü... Yemek ve içki, keyifli muhabbetle birleşince 7 saat oturmuş olabiliriz. Çok güzel bir köy, mutlaka gitmek lazım: Kazaviti Restaurant

Yalnızca otelimize yakın olduğu için gittiğimiz iki restoran var. Birinde aradığımızı pek bulamadık: Agorastos Taverna (Trip Advisor'ın puanlamalarının yanlış algoritmaya sahip olduğuna da son noktayı koymuş oldu) Bir diğeri ise ondan daha iyi olsa da, bizi yine çok mutlu etmeyen: Sta Kala Kathoymena

Adanın etrafında turlarken kendi plajı olan ve hınca hınç dolu olan, büyük ihtimalle Potos yakınındaki en iyilerden biri olan bu restoranı da es geçmeyelim: Taverna Irene.

Son olarak bir kaç kişinin tavsiye yazdığı ve bizim bir öğle vakti gittiğimiz, ama içinde hiç bir yaşam belirtisi olmadığı için giremediğimiz şu restoran var: Restaurant NISI Island

Bu köyde durmayı, bu mevsimde kalbimiz hiç kaldırmadı. Ama bir bahar başlangıcı ya da sonbahar bitişi için mutlaka uğramak gerektiğini düşünüyorum. İçinde pek turist kalmadığında: Chrisi Akti.

Size şimdiden iyi tatiller diler, asla kıskançlıktan çatlamayacağımızın sözünü veririm.

Comments


takıp edın 

  • Instagram Clean
  • w-facebook

baska ne var 

bottom of page